İstanbul Fulya’da, sınırlı büyüklüğe ve sert eğime sahip bir alanda gerçekleştirilen tasarımın içerdiği temel düşünce, yapının tek kentsel yüzü olarak yöneldiği yokuş boyunca sıralanmış bir dizi ardışık unsur ile kentliye algıda farklılık sunan bir mekânsallık gerçekleştirmekti. Yapının alt kottaki komşu parsel ile sınırını tanımlayan “bambu duvarı”, yapı girişinde yer alan kapı önü niteliğindeki “taşlık avlu”, zemin altındaki mekânların üstünü örten “yeşil çatı” ve yapı doluluğundan dış mekâna geçişi yumuşatan cephe unsurları “direkler”, yokuş boyunca algıya sunulan mekânsal unsurlardır.